haberler

Kanseri Yüksek Motivasyon ve Başarılı Tedavi Süreciyle Yendi

Trabzon'da özel kurs vererek öğrenci yetiştiren 42 yaşındaki ressam Derya Haliloğlu, lenf kanserinin üstesinden tedavilerin yanı sıra resim yaparak elde ettiği yüksek motivasyonla geldi.

Derya Haliloğlu, yaklaşık 5 yıl önce sebebini bilmediği bir ağrı için gittiği Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesinde yapılan tetkikler sonucunda lenf kanseri olduğunu öğrendi.

KTÜ Farabi Hastanesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sönmez gözetiminde kemoterapi alan 2 çocuk annesi Haliloğlu, 1 yıl süren tedavisi sürecinde motivasyonunu resim tutkusuyla yüksek tutmayı başardı.

"Bütün Mesele Şudur, Eğer İnsan Mutluysa Tedavi Kolay Olur"

Prof. Dr. Mehmet Sönmez de Haliloğlu'nun hastalığının erken evrede tanı aldığını, tedaviyle birlikte moralinin de yüksek olması için çabaladıklarını belirtti.

Sönmez, hastalara, hekimlerine güvenip kanseri atlatacaklarını düşünerek mutlu olmaya çalışmalarını ve kendilerine bir meşgale edinmelerini önerdi.

Kemoterapinin selektif olmayan bir tedavi yöntemi olduğunu, tüm hızlı çoğalan hücreleri öldürebileceğini vurgulayan Sönmez, şu değerlendirmede bulundu:

"İsteseniz de istemeseniz de insana birtakım rahatsızlıklar verir. Ancak tedavinin aslında kemoterapinin yanında en önemli unsuru kişinin bağışıklık sisteminin aktif olmasıdır. Nasıl aktif olacak? Düşünün, siz aç kalırsanız performansınız düşer. Enfeksiyon esnasında çok yoruluyorsunuz, grip olduğunuz zaman sapasağlam adam bir bakıyorsunuz ki yataklara düşmüşsünüz. Aynı şey, beraberine baktığınız zaman gördüğünüz şey şudur, psikolojik etkiler karamsarlık, üzüntü, stres ve sıkıntı immun sistemini zayıflatır. İnsanın psikolojisini düzeltmesi, mutlu olması aslında tedavinin temelini oluşturur. Bütün mesele şudur, eğer insan mutluysa tedavi kolay olur. Daha önemlisi, 'Bu hastalıktan kurtulacağım' diyorsa hasta kurtulur. Ne zaman karamsarlığa kapılırsa hastanın tedavi başarısı gittikçe azalmaya başlar."

Haliloğlu, hastalığı öğrendiğinde çok şaşırdığını adeta şoke olduğunu söyledi.

Çok sağlıklı ve hareketli bir hayatı olduğunu anlatan Haliloğlu, "Böyle bir hastalık bende olur diye düşünmüyordum. Tabii ki streslerimiz, üzüntülerimiz, kaygılarımız vardı ama yine de hayata hep olumlu bakarım. Böyle bir şey hiç düşünmemiştim. Olunca tabi ki önce korktum. İki çocuğum var, güçlü olmak ve yenmek zorundaydım. Onlara olan sorumluluğum gibiydi, hayatta kalmak zorunda hissettim kendimi." dedi.

Haliloğlu, büyük bir korkuyla savaştığını ifade ederek, "Zordu, ilk öğrendiğimdeki hayatımla sonraki hayatım değişti. Daha farklı kararlar alıyorum, daha hızlı karar veriyorum, olumsuzlukları hayatımdan çok rahat çıkarabiliyorum." diye konuştu.

Tedavi sürecinde saçlarının döküldüğünü ancak daha sonra kullandığı ilaçlarla olumlu gelişmeler yaşadığını vurgulayan Haliloğlu, beslenmesine dikkat ederek ve kendi iç huzurunu sağlayarak iyileştiğini ifade etti.

Haliloğlu, resim yaparken hep bir adım sonra ne çizeceğini düşündüğü için hastalığı unuttuğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Çok uzun ve yorucu bir süreç, bazen o duyguyu unutmak gerekiyor. Onu unutmak için de kendimize bir uğraş seçmemiz gerekirse resim bunun için çok güzel bir yoldur. Ama farklı şeyler de yapılabilir, el işi örülebilir, bir şeyler işlenebilir. Çünkü çok fazla gezemiyorsunuz, mikrop almaktan korktuğunuz için dikkat etmemiz gerekiyor. Evde bulunduğumuzda yapacağımız aktiviteler gerekiyor kendimize. Çünkü sadece hastalıkla birlikte yoğurulursan yorucu olabiliyor. Hastalığın etkilerinden kurtulmak için bir şeyle uğraşmak gerekiyor mutlaka."


04 Şubat 2024